13 Aralık 2009 Pazar

küçük emrah tüm insanlığın böğrüne oturacak

insanları tee küçük emrahtan beri onlar ve bizler diye ikiye ayırırlar.(daha öncesinde de ayrırlarmıydı?bilemedim ben onu)bizler ezilmiştir,büzülmüştür,iteklenmiştir böyle sevilesi içe sokulası hale gelmiştir,yakınında yöresindekiler tarafından iteklene iteklene toplumun göbeğine atılırlar.el mahkum dünya dediğin yer tepsimide ittirince düşesin,dünya dediğin şey daha şey şey birşey nasıl diyelim,böyle oymuşlarda içinede onlar ve bizleri koymuşlar.eğer oymadan koymuşlarsada yinede tepsi gibi değil,mutlaka dört köşe,dört köşe değilsede destek alınacak yerleri var çünkü bazı nazik yerlerine yay monte edilmiş insanlar bastırdıkça ileriye fırlayıveriyor.bizleri toplumun göbeğine pörtleten o yaylardan onlara monte etmemişler,etmedikleri gibi bütün imkanları önlerine sermişler,kızarmış tavşan etleriyle,ballı avokadolarla beslemişler,ellerine fransızca menüler,kulaklarına italyanca aryalar aşkederek,her yıl adına 365 albüm doldurularak,ilk dişi,çişi,saçı,tırnağı,ağlaması,ergenliğ,anne angry si bilboardlarla hoparlörlerle,stadyum tipi ses sistemleriyle dünyaya duyurulmuş,bizlere doğuştan verilen yaylar onların nazik yerlerinde ucundanda olsa bitmiş yayı sıkıştıracakları bir alan buldukları sırada belli bir yere kadar ittirilebilmişlerdir.çocukluğunda anne angry si,bezinin neresine işediği,kusmuğunu rengi,ilk hapşırığı,ilk hıçkırığı şeklinde kendi içinde halim selim,akıllı uslu yuvarlanıp giderken konu malzemesinin gittikçe artar ergenlik denen halt bir yerlerdende pörtleyince 'bak pıtırcanın ilk kusmuğunun rengi ara ara çingene pembesi içinde gölge oyunları yapan tozpembeye çalan bir gülkurusuydu,14 odalı malikanemin labaratuarında deney tüpünün içinde saklıyoruz' cu ana babaların ekmeğine yağ sürülür.zaten oldum olası ergenlik döneminden korkarım böyle insan bir azgınlaşır,saldırganlaşır,kafeste bekleyen sirk aslanına,olmadı kışı ahırda geçirip baharda çayıra salınan danaya,olmadı başa saralım sirki dursun sirk maymununa döner,olmadı kafesteki şempanzeye olmadı bülbülüm altın kafesteye döner.onlar maymunların tepişkenlik dönemlerini hayvanat bahçesinde seyreyliyorlar,bizler ise dolaba şıkıştırıyorlar.
yazının önermesi
1)tepişecek danayı seyretmeyelim,teper
2)maymunu tıktıktan sonra çıkarmayalım,yakalamaz ama yakalarsa....
3)en çok ezilen canlı türü maymunlar,seyreyleyipde ezselerde eziliyorlar,seyireylemeyipde ezselerde eziliyorlar.bütün maymunları sevelim,yeşili koruyalım
4)seyreyleyipte ezilen maymunlar aslında ezilmiyorlar hepsini imha edelim.
5)insan ezildiği kadar insandır,ezilmeyeni dövüyorlar,herkes ezilmeli,hadi birbirimizi ezelim

10 Aralık 2009 Perşembe

bunlar denilenler atmosfere düştü

buralara bilmemnerelere kıyıdan,köşeden,üstten,alttan,soldan soldan bir takım garip varlıklar gelmişmiş,geldikleri yetmemiş gibi birde dünyadaki o kadar alet edevat,organizma,insan,kıl,tüy,yün cinsi varken,atmosfere fazladan karbondioksit basıyor,onlarca canlının yerini daraltıyorlarmış.köşelerinde otururken ya kimseyi beğenmezlermiş yada boyunlarını büker,dudaklarını büzer,gözlerini doldurur insanların acıma duygularını,içindeki sevgi kelebeklerini,iyilik yapıp denize atmacalık potansiyellerini azdırırlarmış.bir gün ormana giderseniz dikkatli olun.her an insanların yaşadığı yerleri gaspetmiş bir şekilde bunlardan bulabilirsiniz.eğer bunlara rastlanılırsa bir genelleme yüze şefkatli,acımaklı,vah vahlı,tüh tühlü bir gülümseme,seni anlıyorum bakışlarının arkasında saklı beni yermi acaba,yerken ısırıyormu,dişleri varmı,neresinden nefes alıyor,suratındaki çıkıntıda iki delik gördüm ama bir sürü deliği var acaba hangisinden nefes alıyor pırıltılı,olmadı parıltılı bakışlara eşlik ederken,eldeki bozuk paralar önüne bırakılır.arkasından surata zafer dolu birgülümseme yerleşir,iyilik yaptım iyi bir insanım tra-lay-lay-lom şeklinde sevinç nidalarıyla iyiliğin reklamı cümle aleme duyurulur,cümle alem içindeki acıma duygularını ayağa kaldırıp koşar gelir,herkes iyilik yapar,hayat bayram olur.iki genelleme iliştiği,sığıştığı,sığıştırıldığı yerde dondurulduğu gibi olduğu yerden süpürülür,kırıntılarıyla birlikte çuvala doldurulup denize atılır.
ezik büzük bakışlarının altından,üstünden,acep neresinden neresinden kendini beğenmişlik,soğukluk,donyağlılık,şey şey şeylik emareleri bir bir çıkartılır ellerine verilir.
not:neden kardeş olamıyoruz biz,hepimiz kardeşiz,sev kardeşim,kardeş türkülerü,kardeş okulları,dayanışalım,dayanaştıralım temalı yazım bizi çok eziyorlara döndü,hemde dönüşlü,döner başlıklı,kendinden dönmekli fiiller olmadan,fiiller ittirile kaktırıla döndü.sen fiileri döndür döndür,sonra o fiiller geri sahibine dönsün sende gel yansam neresinden neresinden,bunları iteliyorlar,bunlar bizleriz,ı hate you diye kıçını yırt.eziklik doğamızda var,hepimiz birer ezik sempatizanıyız,bu yaşama alanlarında ne kadar çuvalda yüzen varsa dikizleyip kendi kendime bunlarla ilgili fantaziler kuruyorum,böyle iki laf ediyorlar,insanları apıştırtıp kaldırtıyorlar,insanların önlerine attıkları oksijen maskelerine kafalarını eğip bakmıyorlar,konuşma girişimlerinde belediye başkanı muamelesi görüyorlar,saçmalasalarda nereye sokulacaklarını şaşırıyorlar falan filan.ezilmek kanımızda var,hepimiz doğuştan ezikiz,ezin bizi.
haydar dümene sorduk:hocam fantazi kurmak sevap mıdır?

8 Aralık 2009 Salı

jennifer ayshen in kullanılmış pedi 100.000 $ satıldı

oradan buradan şuradan oradan yırtık dondan fırlamış gibi,daha olmadı pantolondan fırlayan tanga ipi edasıyla bulunduğu yerden küçük sefil dünyamıza acınası bakışlar fırlatan,kanı mikroplu,yalnız bir çocukluk geçirmiş,yediği yemeğin fazla ısıtılmasından etkilenmiş,yemek fazla sıcak olursa yiyemeyeceğini söyleyememiş,diyememiş oda olmadı kelam edememiş insanlar hala fırt fırt fırtlıyor.kişisel gelişim adı altında toplanmış 10 günde milyarder olun,5 günde popüler olun,yarım saatte aya çıkın gibisingiller mevcut olan mevcut olmadıysa da olması olasılanan özgüven patlamamıza mesir macunu tadında bir enerji, zeytinyağı tadında bir kayganlık bahşetmiş ayrıyetenda bahş-ı emte-i vakfetmiştir.bilmem hangi derelerin bilmem nerelerinde bilmemkimler tuvalet kağıdından orkidine don lastiğinden sutyen kopçasına pazarlanırken,bilmem hangi derelerin bilmem nerelerine ait olmayanlar güruhu olması gereken yerde olmadığından cartayı çekmiş,bilmem nerelerdeki bilmem kimlerin meraba ben bilmem kim ha bir de bakireyim,hiç öpüşmedim,bir başka bir bilmem kimin ,doğum tarihim 1027 sesim güzel amma göt gibiyim sesimin güzelliğini pöykürsünler diye kendimi fosseptik çukurlarına yatırıp samanlıklarda yuvarlayıp geldim tadında yuvarlanıp giderken,yuvarlanırkende üzerinden geçtiğini kendisine dahil ederken,bu cartayı çekmişler ezilmişler,itelenmişler,bir köşelere atılmışlar meraba benim adım bilmemekimlere dahil olmaya çalışan bilemeyenkim ha birde şiir yazarım 2 yaşından beri şiir yazardım daha öncesindeyse yazmam yoktu koşuktur sagudur onları evdeki kırık sazımın sapında bestelerdim,ayrıca çok entelim günde 13,5 film izlerim son izlediğim filmin sonunu izlemiyorum onu izlemedende yorumlayabiliyorum,oskarı da alacağım,romayı da yakacağım ,ayrıca parçalandım,tamlandım,tümlendim,yoğruldum açıldım saçıldım sonra biri gene yoğurdu topladı şekline bar bar bağırınıp,yır yır yırtınsada bir işe yaramıyor,birer küçük emrah misali sıkıştıkları yerde tekmelendikçe tekmeleniyor,itelendikçe iteleniyor,salak,garip,değişik,ilginç,oh! ıt was amazing tadındaki yaftalarını çoktan yiyor,ağızlarını açtıkçada tepiği,köteği yiyip susuyorlar.üstüne küçük emrahın acıların çocuğu tanımlamasından da olsa sebeplenemeyecekler.
peki,ben kimim
adım jennifer ayshen anne rahminden beri yalnızım,altımı değiştirecek,yemeğimi yedirecek,sıkılınca eğlendirecek kimsem yok.kimsenin anlayamayacağı sorunlarım var.yalnızlık benim için çok acıydı ki parçalanmalarımın,toplanmalarımın,yırtılmalarımın,yırtıklarımdan pırtılmalarımın üzerine geldi biri çöktü oturdu artık yalnız değildim yırtıklarımı pırtıklarımı toplayan mikroplarımı öldüren,dalgalandımmı durultturan,koştummu ardımdan yorultturan birini buldum ama oda gitti üstüne bakire kaldım.küçükken hep çok gezerdim.eşeği salarlardı çayıra bindirirlerdi beni üzerine yalnız,gittiğim yer yalnız,ben yalnız,sen yalnız
alıntıdır(kim almış):
'ben bu gün hezeyan-ı duygu gördüm'
'diyemiyorum ki yemeğim tuzlu diye'
'suskunluk.yalnızlık ve kelimeler diye diye'
'geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye'
gönlü geniş dervrimelden yücelik eşliğinde gölge oyunları
reklamımı bir hafta sonra dekorasyon dergilerinde,bim broşürlerinde,avon kataloglarında,kamyon arkalarında ve bilimum önlerde bulabilirsiniz
tutmazsa,ne demiş şair:
'beni yerden yere vurup durmayın'