2 Ağustos 2009 Pazar

bebek kolonyası

Sabah.şehrin dağında,bayırında,çukurlarında,kenarında,ortasında karşılanmak istendiği kadar,karşılanmak istendiği gibi karşılanan,sahip çıkılmak istediği kadar sahip çıkılan;ne eksik ne fazla.az sonra ,şehrin bir ucunda yokuşun başında bir çukurda kendi halinde yada belki sadece kendinin olmaya mahkum bir küçük ahşap evin,kendi halindelik halinden sıyrılıp da ailenin merkezine oturmayı üzerine oturtamamış,oturtamamış olduğundan belki, ailenin kendine ait,kendi halinde ki halini bu çukurdaki evine hapsetmiş olmanın rahatlığıyla teselli bulan bir kadınca da karşılanacak aynı sabah.iki çocuğunu kaldıracak,kızıl saçlı çilli küçük oğlunu giydirecek,yedirecek,sırtını sıvazlayacak önce,sonra,taşı sıkıp suyunu çıkarsın,astığı astık kestiği kestik olsun isteyecek,güçlü olsun,belki biraz kabadayı olsun isteyecek,ama ne kadar söylese de söylemeyecek. çocuk susacak,susarken de annesinin aslında bunları hiç söylememiş olduğunu,bunu kazara söyleyen birinin de annesi olamayacağını düşünecek.kolaydır bunu yapmak.yada kolaymış.duymak istemediklerini duymamak için gözlerini kapatıp yokuş çıktığını hayal edermiş oda.yokuş çıkmayı severmiş çocuk.zira bir çukurun ortasına yerleşmiş kırmızı beyaz kareli,bahçesinde mor,sarı,kırmızı çiçeklerin açtığı,kareli örtüler üzerinde anne kurabiyesi yenebilen bu evin perdeleri ne zaman kararsa,çiçekleri ne zaman solsa,ne zaman bayatlasa kurabiyeleri,bir yokuş çıkarak kurtulabilirmiş buradan.bu yüzden okuluna gitmesi için yokuş çıkması gerekirmiş,keza bakkala gitmek içinde.bu yüzdende hep bir yokuş ararmış gözleri,ne de olsa yokuş demek tırmanmak demek,tırmanmak demekse çukurdan kurtulma,bu yüzdenmiş ki zaten sürekli gözü yokuş arar dik,daha dik,en dik yokuşları beklermiş çocuk,dik olsun ki,daha çabuk,daha kestirme,daha hızlı kaçabilsin uzaklaşmak istediğinden.
Sonra,öteki çocuğu hazırlayacak kadın.büyük kızını.hep öteki çocuğu olarak kalacak,sabitlenmiş yerinden asla çıkamayacak çocuk.yemeğini verecek önüne,önlüğünü uzatacak sonra,bir oğluna verdiği-vereceği önemin kendini koyduğu merkezden,çizmesi gereken modellerden onu çekip alan bu kızıl saçlı,örgülü ,yeşil gözlü,çilli kız çocuğuna tekrar teşekkür edecek içinden.bir şey istemeyecek ama.istemek onun tekelinde bir şey yapmak zorunda olduklarına uygulayabileceği bir şey.ondan bir şey istemez bu yüzden. Olmayan gelecek,istek,heves kaygısını kendinde olduğu gibi geçirdiği için,zaman içinde törpülenmiş, sert köşeleri olmayan bu kız çocuğu,asıl işini yapması için beslendiği bir kaynak onun için.bu yüzden bir şey istemeyecek ondan.ne de kız annesinden.istemezde zaten.ne de olsa ona gerekli olan bekliyor onu.önünde,ona gereken her neyse ona gerektiği kadar var.ne eksik,ne fazla.keza yolları içinde böyleymiş bu.önünde bir düz yol varsa ne gerek varmış fazlasını aramaya,ne de yoksa bir yol bulmak için harekete geçmeye.esas olan beklemek.bir yolun ortaya çıkmasına dair bir beklentiden çok sadece beklemeye dair bir beklemeymiş beklemesi.kaynağını beklentiden yada beklenenden çok beklemenin kendisinden alan bir beklemeymiş beklemesi.ne de olsa talep edilse de gelmeyecek adı konan şey.mademki gelmeyecek,o da yolunu bulursa gider,bulamazsa da beklermiş neyi beklediğini bilmeden,umut yada umutsuzluktan yoksun,törpülense de alabildiğine özgür beklemesiyle.ama kendi sınırları içerisinde.o sınır aşıldığı an beklemenin yerini talep,kaynağını ihtiyaç alırmış.o da bilirmiş bunu.yada tuhaf bir içgüdüyle düz yolların daire çizmesi gerektiğini eğer ki çizmiyorsa sonunun çıkmaması gereken bir yere çıktığını anlarmış da beklermiş sınırlarını aşmayacak bir yolu sınırlarını geçmeyen daireler etrafında dönerek
Farklı farklı karşılanan,sahip çıkılan bu sabah bu evin üç kişisince böyle karşılanacak.az sonra okula gidecek iki çocuk.oğlan önden hızla,ablası arkada tedirginliğini törpüleme gayretiyle tıngır mıngır çıkacaklar yokuşu.muhtemelen ablanın ilk yokuşu bu.çıkmaması gereken sınırlardan çıkarken üzerine oturan tedirginliği sürekli yokuşları başa alarak atmaya çalışır,sürekli unuturmuş çıktığı yokuşları.zaten çıktığı yegane yokuş okul yolu,o da bitecek nasıl olsa,nasıl olsa merkezi hiçten ibaret olan kendisine çizilmiş ekseni etrafında yine dönmeye devam edecek.o zamana kadar da her gün çıktığı yokuşları başa sarabilir,çıkmamış gibi yapabilir pekala,söz sahibi olduğundan çok izni olduğu için.
O gün sabah biraz daha farklı karşılanacak ama.küçük oğlan okula gitmeyecek o gün.tam okulun kapısına vardığı an başka bir yerde,daha başka,daha dik bir yokuş çarpmış gözüne çünkü.hemen o yöne yöneltmiş adımlarını.yöneltmiş ya,ablası kalmış geride.tedirgin ablası.sınırlarını aşan bu yokuşları geriye alabilme izni dahil sınırlarına ama,başka bir yokuşu sınırlayamaz.talep işi bu.onunsa bir talebi olması ayrıca aşar sınırlarını.ama o sınırlarını aşamaz.aşarsa ne olur bilmiyor ama,zaten sınırlarına dahil değil bilinmeyen,dahil değilse korkutucudur.buna inanmasa gidebilirdi yokuşun başına gelmiş kardeşinin peşinden,ama olmaz şu anda bekleyebilir sadece,okulun kapısında neyi beklediğinin farkında olmadan bekleyeceği saatler dahilinde birisi beklemeyi ‘bırakabilirsin’ işareti yapana kadar bekleyebilir olduğu yerde.yada….
Tam o an çarpmış kenardaki düz yol gözüne.görüş alanına girdiği sürece buradan gidebilir.gidebilirse takip edecek kardeşini,takip edebilirse neyle karşılaşacağını bilmemesinden korkmasına gerek yok,nasıl olsa bu bir düz yol,nasıl olsa rastlamayacakları kendi yoluna dahil değilmiş.böylece o da karar vermiş;kardeşinin peşinden gidecekmiş.
Kardeşine gelince,çok hızlı çıkmış yokuşu.ablasının nerede olduğunu bilmiyor henüz.bilmese de önemli değil,nasıl olsa yokuşun sonunda biraz daha kaçmış olacak kaçmak istediğinden.hem belli olmaz,bakarsın daha dik bir yokuş bile bulabilirmiş çıktığı yerde.bu hızla çıkmış yokuşu.çıkmış,ama çıktığı yerde sadece bir düz yol varmış.yan tarafı uçurum,uçurumun altı yine düz yol,önü ise görünmüyor.boşuna aramış bir yokuş.o an bir fikir gelmiş aklına.madem bir yokuş yokmuş etrafta,kendi yokuşunu kendisi de kazabilirmiş pekala.hoşuna gitmiş bu fikir.başlamış elleriyle torağı eşelemeye.ama hep çıkacağı yokuşun başına dönükmüş yüzü.kazmış,kazmış.yaptığı yokuştan çok,çıkacağı yokuşa odaklıymış kazması.eğer yaptığı işe bir kere baksa,gerçeklik duygusunu kazanabilirmiş.bunu istemez ama.eğer bir kere kazanırsa gerçeklik duygusunu,bir daha ne çıktığı yokuşların anlamı olacak,ne de çıkarken aldığı zevk.bu yüzden bir kere bakmamış arkasına.yokuşun başına ulaştığında da bakmayacak yaptığı işe,çünkü dik olduğundan emin yokuşun.
Bir gün bir tilki gelmiş yanına kazarken.korkmuş çocuk.bir kere daha ne yaptığının sorulmasına tahammül edemez.ona ait olmalı bu yokuş,onun yokuşu.sadece kendisi çıkacak oradan.birinin elinden tutmasına yada arkasında durmasına gerek yok,çünkü yuvarlanılacak yerler değil yokuşlar.emin bundan.eminliğini sarsmamak adına oda kafasını önüne eğmiş kazmaya devam ediyor zaten.beklediğinin aksine konuşmamış ama tilki.istese konuşabilirmiş,yada konuşturulabilirmiş pekala.ama olmamış.sadece kazarken çocuğun yanında sessizce beklemiş tilki.anne olacak bu tilkinin adı.adı anne olunca kendisi de.çocuğun yanında beklediği sürece de anne olarak kalacak muhtemelen.neden olmasın?ikisi de memnun bu sıfattan.
Abla ise devam etmiş yürümeye kendi yolunda.ta ki düz yol bitene kadar.düz yol bittiğinde karşısına çıkan yokuşa bakmış şöyle bir.yolun sonu burası olduğuna göre bekleyecek yine olduğu yerde.ya da,şuradaki ağaca girebilir belki.nasıl olsa bundan dokuz yıl önce beklediği su dolu kesenin içinden çıktığında da hazır değil miydi ona lazım olanlar?madem öyle bu ağaca girip bekleyebilirdi,bekleyebilirdi şu yokuşun kalkmasını,orada bir yerde düz bir yolun oluşmasını.böylece girmiş ağacın içine,kapatmış kapıyı üzerine.içinde dizlerini karnına çekip kıvrıldığı bu ağaç da dokuz ay on gün sonra açılacak nasıl olsa.açıldığında da kendisine gerekli olanı bulacak karşısında.dokuz yıl önce olduğu gibi,dokuz yıl önce olduğu kadarıyla geriye sarılabilirmiş bu yaşam öyküsü.sarmış oda ve başlamış beklemeye..
Bu sırada kazmış kardeşi kazmış,kazmış.kazdığı sürede anne beklemiş yanında,yağan yağmurlar arkasına yağmış,kazdıkları şekillensin diye.şekillenmiş de kazdıkları. biraz daha kazarsa eğer,istediği gibi çıkabilirmiş yokuşundan,sonuna kadar kaçabilirmiş,neyden kaçmak istiyorsa.
Eğer annesi öğrenmeseymiş o gün okula gitmediğini….
Okumayı öğrenmek istemezmiş çocuk,eğer öğrenirse yokuşların başına gelen okumanın da başına gelecek çünkü.bildiğini inkar etmeye başladığı ilk yılının son demlerinde,bildiğini kabul etmesi için son fırsatı kaçırdığından aranmış annesi o gün.bulmuşlar çocuğu,çocuk bulunmasını istememiş.istememiş istememesine de,kendi istememelerini başka bir dünyada uygulayabileceğini düşünmekle hata etmiş çocuk.ta başından beri,yokuşunu yapmaya başlamasından itibaren.
O an ne kadar duymamaya çalışsa da son şansı olduğunu,yaptığını hata olduğunu anlamasıyla dağılan duvardan sular gümbür gümbür dalmış içeriye
son şansındı bu senin,bildiklerini bilmek,bilinenleri bilmek,ikisini de kabul etmek için.o tilkinin orada ölmüş olup birazdan bir kamyonun gelip kaldıracağını,o yokuştan asla tırmanamayacağını,hatta o yokuşun yokuş bile olmadığını,bir yokuşunsa sadece yokuş olduğunu öğrenmek için son şansın.
İşte böyle çıktılar o kapıdan.kapıdan çıkarken kapıdaki tabelaya dikti çocuk gözlerini.bu sefer ne bir gemi,ne bir deniz,ne de bir yokuş gördü orada.sadece düz tahta zemin üzerinde ‘Boztepe mesire alanı’ yazısı…..
Ablasıysa beklemeye devam edecek.o haddini aşmadı,dokuz ay on gün sonra dokuz yıl önce başladığı yere tekrar gelecek ve belki de bunu dokuz yıl sonra tekrar yapması gerekecek
not:ahada şarkı:http://www.dailymotion.com/video/x3dfcs_comptine-dun-autre-ete-yann-tiersen_music

1 yorum:

  1. Çok gzl bi yazı olmuş..(:ilk baş çok uzun geldi okuyamam diye düşündüm ama okudum valla. Özelleikle "bu yüzdende hep bir yokuş ararmış gözleri,ne de olsa yokuş demek tırmanmak demek,tırmanmak demekse çukurdan kurtulma" bu c
    ümleyi çok beğendim.Yokuşu çıktıktan sonra neden takrar çukura döner ki insan..?? bunu anlamdım ama kafam da karıştı gibi :s Öyle nette dolaşırken rastladım yazınıza,gerçekten gzldi.Kompozisyon uzunluğunda yorum yazmazsam da olmaz huyum işte (:

    YanıtlaSil